Özet:
Sürdürülebilir beslenme, yeni bir kavram olmamasına karşın çevresel etkisinin az olması, şimdiki ve gelecek nesillerinbeslenme ihtiyaçlarının karşılanmasına ve besin ve beslenme güvencesine katkı sağlaması nedeniyle günümüzde dikkatçeker hale gelmiştir. Dünya nüfusunun 2050'ye kadar %32’lik bir artışla yaklaşık 10 milyara ulaşacağı ve beslenmeyebağlı kronik hastalıkların da artacağı öngörülmektedir. Bu eğilimlerle birlikte, gıda talebinin yüzyılın ortasına kadarikiye katlanacağı tahmin edilmektedir. Mevcut beslenme eğilimleri devam ederse, bulaşıcı olmayan hastalıklardankaynaklanan ölümlerin küresel hastalık yükünün ortalama üçte ikisini oluşturacağı ve 2030 yılına kadar 52 milyonaulaşacağı tahmin edilmektedir. Gıda üretimi ve tedarikinde yaşanan gelişmeler, gıdanın daha geniş kitlelere ulaşmasınısağlarken; diğer yandan iklim değişikliği, biyoçeşitliliğin azalması, toprak ve tatlı su kaynaklarının azalması gibi birçokçevresel tehdit oluşturmaktadır. Bu durum uzun vadede gıda güvencesini tehlikeye atmakta, mevcut beslenme ve tarımuygulamalarının değişmesinin iyileşme sağlayacağı düşünülmektedir. Yapılan araştırmalar, gıda üretiminde,dağıtımında ve yiyecek seçiminde yapılacak değişikliklerin, gıdayla ilgili sera gazı emisyonlarında önemli azalmalarsağlayabileceğini göstermektedir. Bu derleme güncel literatür ışığında sürdürülebilir beslenmenin önemini vurgulamayıamaçlamaktadır.